Efsaneye göre; doğada zulmü ile tanınmış Nemrut adında bir firavun yaşarmış (3*). Askeri, gücü ve zulmü ile çevresinde dehşet saçarmış. Dağın o zamanlar var olan sivri doruğunda bir kale yaptırmış. Bu kalede kendi adı ile anılan “Nemrut’un sönmez ateşi yanarmış”. Günden güne güçlenen, tüm bölge halkına zalimce davranan Nemrut yeryüzünde kendisinden başka hiçbir güçlü varlığın bulunmadığını kanıtlamak için ulaşabildiklerini ezmiş ve sonunda da Tanrı’ya savaş ilan etmiş. Tanrı ise elçileri aracılığıyla Nemrut’a haber göndererek mağrurlanmamasını, kendisini yok etmek için kılını bile kıpırdatmadan karıncalarla bile sonunu getireceğini bildirmiş. Kral Nemrut’un öfkesinin dinmemesi üzerine Tanrı Nemrut’un üzerine karıncalar ordusunu göndermiş ve bunlar dağı oymaya başlamışlar. Bu sırada gök gürlemiş yer yarılmış, dağın doruğu Nemrut’un kalesi ile birlikte tanrının gazabına uğrayarak parçalanmış. Bir duman bulutu her yanı kaplamış koca dağ aylarca görünmez olmuş. Duman kalktığında görüntü ibret vericiymiş. Dağın üstü çökmüş ve bir krater oluşmuş. Nemrut’un sönmez ateşine odun getiren yoldaki kervanlar taş haline gelmiş. Askerleri donup kalmış. Nemrut ölmüş ve pis kanı akıp pıhtılaşmıştır. İnsanlık tarihi açıklayamadığı doğa olaylarını doğaüstü güçlerle açıklama yoluna gitmiş ve kendi mitolojik kahramanlarını yaratmıştır.